script src='http://ajax.googleapis.com/ajax/libs/jquery/1.2.6/jquery.js' type='text/javascript'/>

Oruç Hakkında Kapsamlı Bilgi








ORUCUN TÜRLERİ
RAMAZAN AYI ORUCU
RAMAZAN ORUCU KİMLERE FARZDIR
ORUCUN RÜKÜNLERİ
RAMAZAN AYI NASIL BELLİ (SABİT) OLUR
ORUCU BOZUP KEFARETİ VE KAZAYI GEREKTİREN DURUMLAR
ORUCU BOZAN VE SADECE KAZAYI GEREKTİREN SEBEPLER
ORUCU BOZMAYAN FAKAT MEKRUH OLAN ŞEYLER
ORUCU BOZMAYAN HALLER
ORUCUN KAZASI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
ORUCUN SÜNNETLERİ
İTİKAF
İ’TİKAFIN ŞARTLARİ
İ’TİKAFIN FAZİLETİ



Orucun Arapçası; (s.a.sm) ve “Siyam”dır. Ki imsak, yani; nefsi men etmek manasınadır.
Oruç; ikinci fecirden itibaren güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten nefsi men’etmektir.
ORUCUN TÜRLERİ:
1- Farz olan oruç : Ramazan orucudur.
2- Vacib olan oruç :
a - Keffaret orucu.
b - Nezir orucu. (Adak)
3- Nafile oruçlar: Bunların dışındaki, Allah rızası için tutulan oruçlar.
4- Haram olan oruçlar:
a - Ramazan bayramının ilk günü.
b - Kurban bayramının dört günü.
Ebu Said El-Hudri (r.a) şöyle dedi:
“Rasullullah (s.a.s) Ramazan bayramının ilk günü ve Kurban kesme gününde oruç tutmayı nehyetti.”
(Buhari, Müslim)
Nubeyşe el-Huzeliy (r.a)’den; Rasullullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Teşrik günleri (yani; kurban bayramının dört günü) yemek yeme, su içme ve Allah’ı zikir günleridir.”
(Müslim)


RAMAZAN AYI ORUCU
Ramazan ayı orucunun farz oluşu; Kur’an, Sünnet ve İcma ile sabittir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi kötülüklerden sakınasınız diye size de farz kılındı.”
(Bakara: 183)
Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak Allah Tebareke ve Teala Ramazanda oruç tutmayı size farz kıldı. Ben de ondaki namazı (yani; teravih namazını) sünnet kıldım. Kim bu ayda inanarak ve sevap niyetiyle oruç tutar ve namazı kılarsa, anasından doğduğu gündeki gibi günahlarından kurtulmuş olur.”
İcmaa gelince; Zira imamlardan hiç birinin Ramazan orucunun farz olmadığını söylediği naklolunmamıştır.
RAMAZAN ORUCU KİMLERE FARZDIR
1- Erginlik çağına gelmiş, aklı başında olan her müslümana Ramazan orucu farzdır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Çocuk buluğa erinceye kadar, deli olan iyileşinceye kadar, uykuda olan uyanıncaya kadar kendilerine günah yazılmaz.”
(Ebu Davud, Ahmed)
2- Aybaşı ve lohusaiık halinde bulunan kadınlara Ramazan orucu farz değildir. Temizlendiklerinde ise oruç tutamadıkları günleri kaza ederler.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Kadın aybaşı olduğu zaman namaz Kılmadığı ve oruç tutmadığı için dini eksiktir.”
(Buhari)
3- Hasta ve yolcu olana oruç farz değildir. Yolculuk esnasında ve hastalıkta zorluk çekiliyorsa oruç tutmamak daha efdaldir, yoksa oruç tutmak daha efdaldir.
Allah (c.c) buyuruyor ki:
“O sayılı günler, Ramazan ayıdır ki, doğru yolu gösteren, hidayeti ve hakkı batıldan ayırmayı açıklayan Kur’an, bu ayda indirildi. Sizden kim o aya kavuşursa oruç tutsun. Kim hasta veya yolculukta olurda oruç tutamazsa başka günlerde oruç tutsun.”
(Bakara: 185)
Enes (r.a) şöyle demiştir:
“Peygamber (s.a.s) ile birlikte Ramazanda yolculuk yaptık ta oruç tutan tutmayanı ayıplamadığı gibi tutmayan da tutanı ayıplamazdı.
Bir rivayettte: Kendisini kuvvetli hissedip oruç tutanın iyi, kendisini zayıf hissedip tutamayanın da iyi olduğunu kabul ederlerdi.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Hamza b. Amr el-Eslemiy (r.a), Rasulullah (s.a.s)’e şöyle sorduğunu rivayet etti: “Ey Allah’ın Rasulü! Yolculukta oruç tutmaya gücüm var. Oruç tutsam günaha girer miyim?”
Rasulullah k(s.a.s) şöyle buyurdu:
“Yolculukta oruç tutmamak ruhsattır. Kim bu ruhsatla amel ederse iyi bir şey yapmış olur. Kim de oruç tutmak isterse ona bir günah yoktur.”
(Müslim)
4 - Müslüman kadın veya erkek oruç tutamayacak tadar yaşlı ise oruç tutmaları farz değildir. Tutamadığı her gün için bir fakir doyurması yeterlidir.
İbni Abbas (r.a) şöyle buyurdu:
“Yaşlı insanlara oruç tutamadığı her gün için bir fakiri doyurma ruhsatı verildi.”
(Dare Kutni ve Hakim rivayet ettiler ve sahih dediler.)
5 - Hamile ve emziren kadinlar eğer oruç tutması halinde kendine veya çocuğuna bir zarar gelmesinden korkuyorsa oruç tutmayabilir. Ancak tutamadığı gün sayısınca başka günlerde oruç tutması gerekir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Allah’u Teala gebe ile emzikli kadına oruç tutmamak hakkında ruhsat vermiştir.”
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
ORUCUN RÜKÜNLERİ
1 - Niyet: Oruç tutacak kimsenin oruç tutacağını kalbiyle bilmesidir. Dille söylemek şart değildir. Ramazan orucuna ve bir de günü belli edilen nezir orucuna akşamdan ertesi günü kaba kuşluk zamanına kadar (yani öğleden önce) niyet edilmesi gerekir. Nafile oruçta ise o gün için gündüzden niyet edip tutulabilir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Ameller niyete göredir.”
(Buhari, Müslim)
İbni Abbas (r.a)’dan; bir Bedevi Rasulullah (s.a.s)’ e gelip şöyle dedi:
“Ben hilali gördüm.” Rasulullah (s.a.s)’de:
“Lailahe illallah’a şehadet eder misin?” Bedevi:
-“Evet” diye cevap verdi. Rasulullah (s.a.s):
“Muhammedün Rasullah’a şehadet eder misin?” dedi . Bedevi:
-“Evet” dedi. Rasulullah (s.a.s)’de:
“Ey Bilal! Ramazandır. İnsanlara haber ver oruç tutsunlar. Yemek yiyenler güneş batıncaya kadar yemesinler, yemeyenler oruç tutsunlar” buyurdu.
(Ebu Davud, Tırmizi, Nesei, İbni Mace)
İbni Hıbban, İbni Huzeyme ve Hakim bu hadis için Sahih dediler.
Hz. Aişe (r.a)’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Bir gün Rasulullah (s.a.s) odama girdi ve yanınızda yiyecek bir şey var. mı?” diye sordu. “Hayır” dedim. “Şu halde bugün oruç tutayım”, dedi..
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
2 - Orucun vaktinde oruç tutmak.
Orucun vakti; ikinci fecrin doğuşundan başlar, güneşin batışına kadar sürer.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Allah’ın size farz kıldığını isteyin. Fecirde be yaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için. Sonra orucunuzu geceye kadar devam ettirin.”
(Bakara: 187)
Adiyy b. Hatem (r.a)’den:
“Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilin ceye kadar” ayeti celilesi nazil olunca Rasulullah (s.a.s)’ e dedim ki:
“Ya Rasulallah! Ben, gündüzün geceden ayrıldığını öğrenmek için yastığımın altına bir beyaz yularla (iplik) bir kara yular (iplik) koyuyorum. Ve geceleyin onlara bakıyorum da akını karasından ayırt edemiyordum.” Bunun üzerine
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Muhakkak senin yastığın çok geniş, yahut uykun çok derin, o, gecenin karanlığı ile günün aydınlığıdır.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, Tirmizi)
Ömer (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Gece yaklaşıp, gün bittimi ve güneş de ufuktan kayıp oldumu oruçlu iftar eder. Yani (bu anda) iftar vakti çatmıştır.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei)
İbni Ömer (r.a)’den:
Rasulullah (s.a.s)’in iki müezzini vardı. Bilal (r.a) ile Ama İbn’i Ümmü Mektum (r.a). Rasulullah (s.a.s):
“Bilal, gece bitmeden ezan okuyor. Bunun için İbn’i Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyip, içiniz” buyurdu.
Ravi diyor ki: Bunların arasında; biri inip diğeri çıkıncaya kadar bir zamandan fazla bir ara yoktur.”
(Buhari, Müslim)
Semure b. Cündüp (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
“Bilal’in ezanı sizi, sahura devam etmekten men etmesin ve şöyle ufuktaki dikine uzanmış olan beyazlık ta, şöyle genişliğine yayılıncaya kadar sizi sahurdan alıkoymasın.”
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Tirmizi’de hadisin lafzı şöyledir:
“Bilal(r.a)’nun okuduğu ezan sahurunuzdan sizi alıkoymasın. Dikine olan aydınlık ta alıkoymasın. Lakin ufki (enine) olarak yayılan aydınlık alıkoysun.”
3 - Oruç; Hayız ve nifastan temiz olmak şartı ile belirtilen vakit içinde, hiç bir şey yememek, içmemek ve cinsi münasebette bulunmamaktır.
RAMAZAN AYI NASIL BELLİ (SABİT) OLUR
Ramazan-ı Şerif Kameri aylardandır. Kameri aylar hilalin görülmesi ile başlar ve biter. Şaban ayının yirmi dokuzuncu günü güneşin batışında, Müslümanların hilali araştırmaları vaciptir. Hilal görülürse ertesi günü Ramazan orucuna başlanır. Hava bulutlu veya dumanlı ise ve de hilal görülmezse Şaban ayı otuz gün olarak tamamlanır. Sonra hilal görülse de, görülmese de Ramazan ayı girmiş demektir ve oruca başlanır. Gökte bulut, toz veya bunlara benzer, ayın görülmesine engel olan bir şey varsa güvenilir bir kişinin hilali gördüğünü haber vermesi ile ertesi gün oruca başlanır. Bu kimsenin hür, köle veya kadın olması farketmez. Gökte herhangi bir engel yoksa o zaman bir kişinin değil de büyük bir kalabalığın hilali gördüğünü açıklaması gereklidir.
Bir bölgede ayın görüldüğü sabit olunca bütün herkesin ona uyması gerekir. Güneşin doğuş yerlerinin değişmesine itibar edilmez. Ramazan ayının bitiminde gökte ayı görmek için herhangi bir engel varsa iki kişinin hilali görmesi gereklidir.
İbni Ömer (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Ramazan hilalini görünceye kadar oruca başlamayın. Şevval hilalini görünceye kadar da orucu bırakmayın. Hava bulutlu olup ta ayı görmek mümkün olmazsa, Ramazanı otuz gün olarak tamamlayın.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Tirmizi’de hadisin lafzı şöyledir:
“Ramazandan önce oruç tutmayın. Ramazan hilalini görünce oruca başlayın. Şevvalin hilalini gördünüzmü oruç tutmaktan vazgeçin. Eğer hilalin görülmesine bulut mani olursa, Ramazanı otuz gün olarak tamamlayın.”
Rasulullah’ın ashabından biri rivayet etmiş ve demiştir ki:
“İnsanlar Ramazanın son günü hangisidir diye ihtilafa düştüler. Bunun üzerine iki arabi geldi ve Rasulullah (s.a.s)’in huzurunda Allah adına dün yatsı vakti hilali gördüklerine şehadet ettiler. Rasulullah (s.a.s)’de müslümanlara oruç bozmalarını ve yarın, sabah namazını kılmak üzere mescidde hazır bulunmalarını emretti.
(Ebu Davud, Ahmed sahih senedle rivayet ettiler.)
İbni Abbas (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir: “Bir Bedevi, Rasulullah (s.a.s)’e gelip şöyle dedi: “Ben hilali gördüm.” Rasulullah (s.a.s)’de: “Allah’dan başka ibadete layık ilah olmadığına şehadet eder misin?”
Bedevi:
“Evet” diye cevap verdi. Rasulullah (s.a.s):
“Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet eder misin?” dedi. Bedevi:
“Evet” dedi. Rasulullah (s.a.s)’de:
“Bilal! Ramazandır. İnsanlara haber ver, oruç tutsunlar” buyurdu.”
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Mace, Hakim)
İbni Hibban, İbni Huzeyme ve Hakim bu hadis için Sahih dediler.
Şek günü (yani; Şabanın otuzuncu günü) nafile oruçtan başkası tutulamaz.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Kim ki şek günü oruç tutarsa Ebe’l Kasım’a (yani; Rasulullah’a) karşı gelmiş demektir.”
(Buhari)
ORUCU BOZUP KEFARETİ VE KAZAYI GEREKTİREN DURUMLAR
1- Ramazanda oruçlu olduğu halde bilerek bir şey yemek veya içmek. Ebu Hureyre (r.a) şöyle rivayet etti: Bir adam Rasulullah’a geldi ve dedi ki:
“Bilerek Ramazanın bir gününde yedim.”
Rasulullah (s.a.s) ona şöyle buyurdu:
“Bir köle azat et veya iki ay arka arkaya oruç tut veya altmış fakir yedir.”
(Buhari, Müslim)
2 - Cinsi münasebette bulunmak hem kazayı hem de keffareti gerektirir. Yani hem günü kaza eder hem de ya bir köle azad eder ya altmış gün oruç tutar veya altmış fakir yedirir.
Ebu Hureyre (r.a) şöyle rivayet etti:
Bir adam Rasulullah’a gelerek şöyle dedi:
-“Ey Allah’ın Rasulü! Mahvoldum.” Rasulullah:
-“Seni mahveden sebep nedir?” diye sordu. Adam:
-.”Ramazanda (gündüz) hanımımla cima yaptım” dedi. Rasulullah (s.a.s):
-“Bir köle azad edebilir misin?” diye sordu. Adam:
-“Hayır” dedi. Rasulullah (s.a.s):
-“Aralıksız, iki ay oruç tutabilir misin?” diye sordu. Adam:
-“Hayır” dedi. Rasulullah (s.a.s):
-“Altmış fakir doyuracak şeyi bulabilir misin?” diye sordu. Adam:
- “Hayır, bulamam” dedi. Sonra oturdu. Bu sırada Rasulullah (s.a.s)’e bir sepet kuru hurma getirildi. RasuluUah (s.a.s) getirilen hurmayı adama vererek:
- “Git bunu sadaka ver” dedi. Bunun üzerine adam şöyle dedi:
- “Bizden daha fakir olanlara mı ya Rasulallah?” Vallahi şu iki siyah taşİık arasında bulunan insanlar içerisinde bizden daha muhtaç olan kimse yoktur.” Rasulullah (s.a.s) ön dişleri görününceye kadar güldü ve adama dedi ki:
“Şunu alıp git, çoluk çocuğuna yedir.”
(Buhari, Müslim)
ORUCU BOZAN VE SADECE KAZAYI GEREKTİREN SEBEPLER
1 - Cinsi temastan, öpmekten, aşırı bakmaktan, düşünmekten, cünüp olmaktır.
Ebu Hureyre (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir: “Bir adam, Rasulullah (s.a.s)’e oruçlu bir kimsenin kadına temas edip edemeyeceği hakkında sormuş, Rasulullah (s.a.s) ‘de buna müsade buyurmuştu. Başka biri gelip sorunca buna izin vermedi. İlk olarak izin verilen şahsın yaşlı, izin verilmeyenin de delikanlı olduğu anlaşıldı.”
(Ebu Davud, Beyhaki Sahih senedle rivayet ettiler.)
Açıklama: Yaşlıya izin verilmesinin sebebi nefsine hakim olabilmesidir. Ama genç olanın nefsine hakim olması zordur. Cünüp olma ihtimali fazladır.
2 - Makattan ilaç koymak, buruna ve kulağa ilaç damlatmak.
İbni Abbas (r.a) çöyle rivayet etmiştir: “Vücuda girenden oruç bozulur, çıkandan değil.”
(Buhari “Fethül Kadir Şerhi”, İbni Ebu Şeybe, Beyhaki, Taberani)’Mevkuf hadis.
‘Burada,vücuttan çıkan şeylerden maksat; kan ve kusmaktır.
3 - Baştaki veya karındaki bir yaraya konulan bir ilacın karına veya beyine gitmesi.
İbni Abbas (r.a) şöyle rivayet etmiştir: “Vücuda girenden oruç bozulur, çıkandan değil.”
(Buhari “Fethül Kadir Şerhi”)
4 - İstiyerek kusmak.
Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Oruçlu iken kusmak zorunda kalan kimseye o günün orucunu kaza etmek lazım değildir. Kendi isteğiyle kusarsa kaza etsin.”
Başka bir rivayette: “Kendini kusmaya zorlayan
kimse orucunu kaza .etsin.
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Mace, Ahmed, Hakim)
Hakim ve Zehebi bu hadis için Sahih dediler.
5 - Gece zannederek fecir doğduğu halde sahur yemeği yemek veya akşam zannı ile güneş batmadığı halde iftar etmek.
Esma binti Ebu Bekir (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Rasulullah (s.a.s) hayatta iken bulutlu bir günde güneş battı diye iftar etmiştim. Bir de ondan sonra güneş görünüverdi. Bunun üzerine Hişam’a:
“O günü kaza etmek lazım gelir mi?” diye sordular. Hişam:
“O günü kaza etmek lazımdır” dedi.”
(Buhari, Müslim)
6- Demir, altın gibi yenilmeyen, içilmeyen şeyleri yutmak.
İbni Abbas (r.a) şöyle rivayet etmiştir:
“Vücuda girenden oruç bozulur, çıkandan değil.”
(Buhari “Fethül Kadir Şerhi”)
7- Mazmaza veya istinşak esnasında boğaza su kaçması.
Lakiyt b. Sabere (r.a) şöyle rivayet etmiştir:
“Dedim ki: Ya Rasulallah! Bana abdesti anlat.” Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Abdestini, vacip ve sünnetlerini yerine getirmek suretiyle, mükemmel yap. Parmaklarının aralarını güzelce karıştırarak temizle. Burnuna su vermek suretiyle, onu güzelce yıka, ağzını da yıka. Oruçlu isen durum başka. O zaman ağzına ve burnuna su vermekte aşırı gitmezsin.”
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
8- Başkasının zoruyla yemek yemek veya cinsi münasebette bulunmak.
9- Niyet etmeden oruç tutmak.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Ameller niyete göredir.”
(Buhari, Müslim)
10 - Bir kimse, küfre götüren amellerden herhangi birini işler, sonra aynı gün tevbe ederse, o günkü orucu kaza etmesi gerekir.
Allah’u Teala şöyle buyuruyor:
“Allah’a ortak koşarsan muhakkak amelin boşa gider ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun.”
(Zümer: 65)
ORUCU BOZMAYAN FAKAT MEKRUH OLAN ŞEYLER
1- Mazmaza ve istinşakta mübalağa etmek (boğaza su kaçarsa orucu bozar, kaçmazsa bozmaz, fakat mekruhtur. Zira kaçma ihtimali vardır.)
Lakiyt b. Sabere (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Oruçlu olmadığın zaman ağzına, burnuna su vermekte mübalağa et.”
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
2- Öpmek, zevcesine şehvetle çok bakmak, cimayı düşünmek, hanımını çok ellemek, sarılmak. Çünkü bunlar kişiyi cima veya cünüplüğe sevk edebilir.
Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) oruçlu olduğu halde öper, oruçlu iken mübaşerette (Elle dokunmak ve sarılmak) bulunurdu. Lakin, içinizde nefsine en ziyade hakim olan O idi.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi’ Nesei)
Ebu Hureyre (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir: ‘.
“Bir adam, Rasulullah (s.a.s)’e, oruçlu bir kimsenin kadına temas edip edemeyeceğini sormuş, Rasulullah (s.a.s)’de buna müsade buyurmuştu. Diğer biri gelip sorunca buna izin vermedi. İlk olarak izin verilen şahsın yaşlı, verilmeyenin de delikanlı olduğu anlaşıldı.”
(Ebu Davud, Beyhaki sahih senedle rivayet ettiler.)
Açıklama: Yaşlıya izin verilmesinin sebebi nefsine hakim olabilmesidir. Ama genç olanın nefsine hakim olması zordur. Cünüp olma ihtimali fazladır.
3 - Şekersiz sakız çiğnemek ve bir şeyi tatmak mekruhtur. Şekerli sakız çiğnemek ve tattığı şeyi yutmak orucu bozar.
ORUCU BOZMAYAN HALLER
1- Unutarak yemek yemek, su içmek, cima etmek. Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
“Kim oruçlu iken unutarak yiyip içerse orucuna devam etsin. Çünkü onu Allah doyurmuş ve sulamıştır.”
(Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)
Tirmizi’nin lafzı şöyledir:
“Unutarak yiyip içen kimse orucunu bozmasın. Çünkü yiyip içtiği Allah’ın rizıklandırdığı bir rızıktır.”
2- Uyurken ihtilam olmak, istemeyerek kusmak ve kan aldırmak. Rasulullah (s.a.s) ihramda iken de oruçlu iken de kan aldırmıştı.
Bir başka rivayette Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kuran, ihtilam olan, kan aldıran kimse orucuna devam etsin, orucunu bozmasın.”
(Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
3- Ramazan gecesinde cima etmek ve cünüp olarak sabahlamak.
Ümmü Seleme (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) ihtilam yüzünden değil de cinsi münasebette bulunmaktan dolayı cünüp olur ve sabahtan önce yıkanmadan bu durumda oruca başlardı. Sonra ne orucunu bozar ne de kaza ederdi.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
4- Yağ sürünmek, gözlere sürme çekmek.
Rasulullah (s.a.s) Ramazanda oruçlu iken sürme kullandı.”
(İbni Mace, Beyhaki) ‘Zayıf hadis.
Enes, Hasan Basri ve İbrahim Nehai (r.a); oruçlu olan kimsenin sürme kullanmasında bir mahzur görmemişlerdir.
(Buhari)
5 - Boğaza toz veya sinek kaçması. Çünkü bunlardan kaçınmak zordur.
6 - Dişler arasında kalan nohut tanesinden az bir yemek kalıntısını yutmak orucu bozmaz. Nohut tanesinden büyük yemek kalıntısını yutmak ise orucu bozar.
7- Misvak kullanmak.
Amr b. Rabia (r.a) şöyle demiştir:
“Rasulullah (s.a.s)’i, çok defa oruçlu olduğu halde misvak kullanırken gördüm.”
(Buhari, Ebu Davud, Tirmizi)
8- Yıkanmak, serinlemek gayesiyle vücuda su dökmek.
Rasulullah (s.a.s)’in ashabından bazıları şöyle demişlerdir:
“Rasulullah (s.a.s) Arcı adındaki köyde (Medine’den bir kaç gün uzakta olan bir köydür) oruçlu olduğu halde sıcaktan veya susuzluktan dolayı başına su döker ken gördüm.”
(Ebu Davud, Nesei, Ahmed)
9- Koku sürünmek.
10- Kalçadan, hastalık nedeniyle verilen iğne orucu bozmaz. Ama besleyici veya vücud direncini artırmak için verilen iğne orucu bozar.
ORUCUN KAZASI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
1 - Hasta veya yolcu iken oruç tutmayanlar, oruçlarını kaza etmeye imkan bulamadan ölürlerse üzerlerine herhangi b ir oruç yüklenmez. Fakat iyileştikten veya mukim olduktan sonra ölürlerse tutamadıkları oruçların miktarınca kaza lazım gelir. Kaza edemedikleri günler içinde sadaka’i fitır ölçüsünde, bir fakire yemek verilmesini vasiyet ederler.
Hz. Aişe (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Oruç borcu olarak ölen kimsenin yakınlarından biri onun yerine oruç tutabilir.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud)
İbni Ömer (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Üzerinde bir aylık oruç borcu olarak ölen kimsenin yerine yakınlarından biri her gün için bir yoksul doyursun.”
(Ebu Davud, İbni Mace)
İbni Abbas (r.a) şöyle demiştir:
“Bir adam Ramazanda hasta olur da oruç tutamaz ve sonradan ölürse; onun namına her gün için bir yoksul doyurulur. Kaza etmek gerekmez. Eğer oruç adamışsa adak orucunu yakınlarından birisi kaza eder.”
(Ebu Davud, Beyhaki)
2- Bütün Ramazan ayını baştan sona kadar delirmiş olarak geçiren kimsenin Ramazan orucunu kaza etmesi gerekmez. Fakat Ramazanın içinde deliliği son bulursa o günden önceki tutamadığı oruçları kaza eder ve kalan Ramazan günlerinde oruç tutar.
Allah’u Teala şöyle buyuruyor:
“Kim Ramazan ayına erişirse onu oruçlu geçirsin.”
(Bakara: 185)
3- Bütün Ramazanı baygın geçiren kimse ayılınca kaza ile mükellef olur.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Çocuk buluğa erinceye kadar, deli olan iyileşinceye kadar, uykuda olan uyanıncaya kadar kendilerine günah yazılmaz.”
(Ebu Davud, Ahmed)
4- Gündüzleyin hayızlı bir kadın temizlenince, misafir, yolculuğunu bitirince, çocuk bülüğa erince, gayri müslim, müslüman olunca günün geri kalan kısmında oruca devam eder.
5- Ramazan orucu bir biri arkasınca kaza edildiği gibi ayrı ayrı günlerde de kaza edilebilir. Diğer Ramazan ayı gelince kaza bırakılıp Ramazan orucuna başlanır. Ramazan orucu tutulduktan sonra kazaya devam edilir.
İbni Ömer (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Ramazan orucunu kaza eden kimse isterse ara vererek isterse ara vermeyip peş peşe kaza eder.”
(Dare Kutni)’İbni Cevzi bu hadis için Sahih dedi.
6 - Nafile olarak tutulan bir orucun, başlandığında tutulması, bozulduğunda da kaza edilmesi vacip olur.
ORUCUN SÜNNETLERİ
1 - İftar için acele etmek, sahuru geciktirmek. Sehl b. Sa’d (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“İnsanlar, vakti gelince iftar etmekte acele ettikleri müddetçe hayırlı olmakta devam ederler.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) Ebu Davud’un rivayeti şöyledir:
“İnsanlar iftar etmekte acele ettikleri müddetçe bu din ötekilerine olan üstünlüğünü muhafaza eder. Çünkü yahudi ve hristiyanlar, iftarlarını geciktirirler.”
Tirmizi’nin rivayeti şöyledir: Allah’u Teala buyuruyor ki;
“Kullarımın en sevgilisi iftarda acele edenlerdir.”
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Ümmetim iftarda acele edip sahuru geciktirdikçe hayır içindedirler.”
(Ahmed Sahih senedle rivayet etti.)
2 - Hurma veya su ile iftar etmek.
Selman b. Amir (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Sizden biriniz iftar ettiği vakit hurma ile iftar etsin. Çünkü hurma berekettir. Hurma bulamayan da su ile iftar etsin. Zira su, temizleyicidir.”
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Mace, Ahmed)
İbni Hibban ve Hakim bu hadis için Sahih dediler.
3 - İftarda dua etmek.
Abdullah b. Zubeyr (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.s) iftar ettiği zaman şöyle dua ederdi:
“Ya Rabbi! Senin için oruç tuttum. Senin verdiğin rızıkla iftar ettim.”
(Ebu Davud, Taberani)
İbni Ömer (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.s) iftar ederken şöyle derdi:
“Susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve inşallah ecir ve sevabı da meydana geldi.”
(Ebu Davud, Nesei)
Abdullah, b. Zübeyr (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.s) Said b. Mu az’ da iftar etmişti de şöyle buyurmuştu:
“Oruçlular sizin yanınızda iftar etsin, iyi insanlar yemeğinizi yesin, melekler de size istiğfar etsin.”.
(İbni Mace)
4 - Sahur yapmaktır. (Sahur: Gecenin sonunda yemek ve içmektir.)
Enes (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Sahurda yiyiniz. Çünkü sahurda yemekte bereket vardır. “
(Buhari, Müslim, Nesei)
Amr b. As (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edildi:
“Bizim orucumuzla ehli kitabın orucu arasındaki fark sahurda yemektir.”
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
5- Dili, kötü konuşmaktan korumaktır.
Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Kötü konuşma ile kötü işleri kim bırakmazsa Allah’ın onun yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur.”
(Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
6- Ramazanda Kur’an okumak ve cömert olmaktır.
İbni Abbas (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) Allah’ın kullarına hayır yaparak bakımından insanların en cömerdi idi ve en ziyade Cibril kendisine geldiği sırada cömert olurdu. Cibril (a.s) Ramazanın sonuna kadar her gece kendisine gelir ve Rasulullah (s.a.s) Kur’an okuyup O’na dinletirdi. Bir rivayette: Rasulullah (s.a.s)’e Kur’an dersi verirdi. (Yani önce Cibril okur, Rasulullah dinlerdi. Sonra da Rasulullah okur Cibril dinlerdi.) Cibril (a.s) ile mülakat ettikleri zamanlarda hayır yapmakta, esen rüzgardan daha cömert olurdu.”
(Buhari, Müslim)
Zeyd b. Cühen (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Bir oruçlunun iftarını sağlayan kimseye, oruçlunun sevabından bir şey eksilmemek üzere, oruçlunun sevabı kadar sevab vardır.”
(Tirmizi, Nesei, İbni Mace, Ahmed) Tirmizi ve İbni Hibban bu hadis için Sahih dediler.
İTİKAF
İ’tikaf: Oruçlu olarak ve i’tikaf niyetiyle bir camii veya mescidde bir süre durup çıkmaktır.
İ’tikafın Hükmü: İ’tikaf müekked sünnettir.
Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) ölünceye kadar, Ramazanın son on gününde i’tikaf a girerdi. Ondan sonra zevceleri i’tikafa girdiler.”
(Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)
Ebu Hureyre (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) her Ramazanda on gün i’tikafa girerdi. Ahirete teşrif edeceği yıl gelince yirmi gun itikafa girdi.”
(Buhari, Ebu Davud)
İ’TİKAFIN ŞARTLARİ
1- İ’tikafa niyet etmek.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Ameller niyete göredir.”
(Buhari, Müslim)
2- Oruçlu olmak.
Kasım b. Muhammed ve Abdullah b. Ömer’in azatlısı Nafi şöyle naklediyor:
“Allah (c.c)’nun şu ayeti kerimesine göre oruçsuz i’tikaf olmaz:
“(Ramazan gecelerinde) fecr vakti ak iplik kara iplikten ayırt edilinceye kadar yiyip için. Sonra akaşama kadar da orucu tamamlayın. Mescitlerinizde i’tikafta bulunduğunuz zaman zevcelerinize yaklaşmayın.”
(Bakara: 187)
Çünkü burada, i’tikafla, oruç beraber zikredilmiş tir.”
(Muvatta Malik)
Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Oruçsuz i’tikaf yoktur.”
(Ebu Davud, Dare Kutri, Bey haki, Hakim )’Zayıf hadis.
3- İçinde cemaatle namaz kılınmayan mescid veya namazgahda i’tikafa girilemez.
Huzeyfe (r.a)’nun, İbni Mes’ud (r.a)’ya şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Cemaate açık olan mescidler dışında i’tikaf olamayacağını biliyorum.”
(Taberani)’Zayıf hadis.
Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Cemaate açık olan mescidler dışında i’tikaf yoktur.”
( Ebu Davud)
Kadın ise evindeki namazgahta da i’tikafa girebilir.
4- İ’tikafta olan kimse abdest bozmak veya Cuma namazını kılmak dışında herhangi bir iş için i’tikafa girdiği yerden çıkamaz.
Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:“Rasulullah (s.a.s) i’tikafta iken başım uzatır, ben de başını tutar, yağlar ve güzel koku sürerdim. Eve girmezdi. Ancak abdestini bozmak istediği zaman eve gelirdi.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Cuma namazı kılmak için de çıkılabilir. Zira, cuma namazı kılmak ta kişinin en önemli ve mutlaka vaki olan bir ihtiyacıdır. Ancak şu varki öğle namazının vakti girmeden, çıkamaz.
5- İ’tikafta olan kimse için cinsel ilişkide bulunmak haramdır. İster gece, ister gündüz, ister bilerek, ister unutarak olsun cinsel ilişkide bulunduğu taktirde i’tikafi bozulur.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Siz, mescidlerde i’tikafta iken kadınlara yaklaş mayın.”
(Bakara: 187)
6- Herhangi bir kadınla tenasül uzvu dışında ilişkide bulunup ta inzal olan veyahut kadını öpüp veya ona dokunup inzal olan kimsenin de i’tikafı bozulur.
Çünkü bu eylemlerin hepsi, inzal ile sonuçlanınca cinsel ilişkinin hükmüne girerler. Eğer kişi inzal olmazsa cinsel ilişkinin hükmüne girmedikleri için her ne kadar haram ise de bunlarla i’tikaf bozulmaz. Zira ibadet ancak cinsel ilişki ile bozulur.
Hz. Aişe (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“İ’tikafta bulunan kimsenin hastayı ziyaret etmemesi, cenazeye gitmemesi, kadına temas etmemesi ve cinsi münasebette bulunmaması sünnettir. Zaruri olan ihtiyaçlardan başkası için dışarıya çıkmaz.”
(Ebu Davud, Nesei)
İ’TİKAFIN FAZİLETİ
İbni Abbas (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
Şu kabrin sahibini şöyle derken işittim:
“Kim bir kardeşinin ihtiyacını temin için yürür ve temine muvaffak olursa, bu iş ona yirmi sene i’tikaftan daha hayırlıdır. Kim, Allah’ın rızasını isteyerek bir gün i’tikafa girerse, Allah onunla ateş arasını doğu ile batı arasındaki mesafeden daha büyük üç hendek ile ayırır.”
(Taberani, Beyhaki, Hakim)
Hakim bu hadis için Sahih dedi.
Hüseyin b.Ali (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Kim Ramazanda on gün i’tikafa girerse, iki Hac ve iki Umre yapmış gibi olur.”
(Beyhaki)


Alinti
Siz bu yazıyı okuyan counter şanslı kişiden birisiniz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

1 9